Mehmet Altan*
Basın tarihi deyince genellikle Türkiye’ye bakıyoruz, bir de dünyaya bakalım dedim.
17 yıl önce bugün dünya basınında neler vardı?
Özellikle İngiliz basınını taradım.
Çoğunluğunda tek bir kelime görülüyor:
“Katliam…”
Amerika’da Virginia Üniversitesi’nin kampüsünde yaşanan kanlı baskın bütün İngiliz gazetelerinin ortak konusuydu.
* * *
Sadece Times’ın manşeti biraz daha farklı: “Kurbanlarını sınıfa kıstıran katil.”
Daily Telegraph, saldırganın cesedinin bodrum katında bulunduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin, tarihindeki en kanlı kampüs katliamıyla sarsıldığını bildiriyor.
Yaralı bir kız öğrencinin yardım görevlileri tarafından bina dışına taşındığı fotoğraf Independent’ta olduğu gibi Guardian’ın da ön sayfasında.
Hepsi aynı şeyi merak ediyor:
“Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer birçok ülkeye göre çok daha esnek olan silah taşıma ve satın alma yasaları bu sefer değişecek mi?”
Independent soruyor:
“Virginia eyaletindeki korkunç gün, Amerika’nın silaha olan aşkını törpüleyecek güçte mi?”
Gazeteye göre, pek öyle görünmüyor.
* * *
Independent yazarı, bundan önceki kampüs katliamları ardından silah yasalarında hiçbir değişiklik olmadığını ve Virginia’daki bu son olayın da ilk yaşanan şok duygusu atlatıldıktan sonra diğerleri gibi bir anlamda unutulacağını tahmin ediyor.
Independent’daki yazıya göre, Amerika’nın muhafazakâr kesiminde sıkı sıkıya bağlı kalınan üç ateşli konu var.
1- Kürtaj karşıtlığı,
2- Eşcinsel evliliklere muhalefet
3- Ve silah kontrolüne karşı direniş.
Silah lobisinin Washington’da büyük nüfuza sahip olduğunu hatırlatan Independent, Amerikan anayasasının da bu lobinin en güçlü dayanak noktalarından biri olduğunu yazıyor.
Amerikan anayasasının ikinci maddesi, “halkın silah taşıma hakkıyla” ilgili.
* * *
Independent, “bu maddenin kökeni İngiliz sömürgeciliğine karşı Amerikan kolonilerinin milis güçlerce korunması gerektiği günlere dayanıyor olsa da, günümüz Amerika’sında daha sıkı silah kontrolünü önermek anayasal haklar tartışmasına girmeyi de zorunlu kılıyor” diye yazıyor.
Silah tutkusu, kampüs baskını, katliam…
ABD’nin değişmez gündemi ve kâbusu.
Dünyanın belki de en gelişmiş, en zengin ülkesi ama tam bir mutluluğu bulamıyor gibi.
* * *
Amerikalılar gerçekten mutlu değiller mi?
Gariptir, cevaba gene aynı günkü Times’da rastlıyorum.
Cambridge Üniversitesi’ne bağlı bir araştırma kurumu 2 yılda bir bu sorunun peşine düşüyor.
Avrupa Birliği fonlarıyla gerçekleştirilen ve toplam 20 bin kişiyle ülke ülke yapılan mülakatlara dayanan anket, Times gazetesinin ilgisini çekmiş.
“En çok kimin yüzü gülüyor;
kimin suratı en asık?”
Ve anlaşılan sonuçlar gazeteyi şaşırtmış.
“Güneşli bir gökyüzünün önemi yok” diyor Times.
Çünkü…
Anketten 2007 yılında hayatından en çok tat alan, en mutlu halkın Danimarka’da yaşadığı sonucu çıkmış.
* * *
Kuzey Avrupa’nın diğer İskandinav ülkeleri de mutluluk cetvelinde ön sıradalar.
Times, Avrupa’nın Akdeniz kıyılarında ise halinden en çok yakınan halkların yaşadığını yazıyor.
İtalyanlar, Portekizliler ve Yunanlılar.
“Yalnız, mutlu bir hayatın sırrı Kuzey Avrupa’nın kurşuni gökyüzü altında yaşamak değil.
Öyle olsaydı İngiltere de 9’unculuktan daha yüksek bir sıraya oturabilirdi.”
* * *
Peki mutlu bir hayatın sırrı ne?
Times’ın sözlerini aktardığı yorumculara göre mutlu Avrupalılar;
> ulusal kurumlara güvenin yüksek,
> ekonomisi güçlü,
> ve gelir uçurumunun az olduğu yerlerde yaşıyor.
Danimarka, Finlandiya ve İsveç gibi.
Ya Amerika…
ABD, listenin ilk sıralarında yok.
* * *
Dönüyorum, 2024’deki son mutluluk anketine…
Orada durum ne?
Danimarka gene ilk sıralarda ama birinciliği Finlandiya’ya kaptırmış.
Finlandiya, Birleşmiş Milletler destekli yıllık Dünya Mutluluk Raporu’nda yedinci kez dünyanın en mutlu ülkesi olmuş…
Finlandiya,
> güçlü refah toplumu,
> devlet yetkililerine güven,
> düşük yolsuzluk seviyeleri
> ve ücretsiz sağlık ve eğitim sistemiyle ön plana çıkıyor.
* * *
Finlandiya’daki Helsinki Üniversitesi’nde mutluluk araştırmacısı olan Jennifer De Paola, Finlilerin doğayla olan yakın bağlarının ve sağlıklı iş-yaşam dengelerinin yaşam memnuniyetlerine önemli katkılarda bulunduğunu da kaydetmekte.
De Paola, “Finlandiya toplumuna, güven, özgürlük ve yüksek düzeyde özerklik duygusu nüfuz etmiş” diyor…
Dünya Mutluluk Raporu’nda diğer İskandinav ülkeleri, Danimarka, İzlanda ve İsveç ilk 10’da yer almakta.
* * *
Ya ABD?
Trump’ın yeniden aday olmak için uğraştığı ve olabilecek gibi gözüktüğü ABD’nin durumu ne?
İlk kez Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya en mutlu 20 ülke arasından çıkarak sırasıyla 23. ve 24. olmuş.
Kosta Rika ve Kuveyt 12 ve 13. sıralardan ilk 20’ye girmiş.
* * *
ABD neden geriliyor ve neden Finlandiya yıllardır ilk sırada?
De Paola, başarının genellikle maddi kazançla eşdeğer tutulduğu ABD’ye kıyasla Finlilerin “başarılı bir yaşamın ne olduğuna dair daha ulaşılabilir bir anlayışa” sahip olabileceklerinin altını çiziyor.
Rapora göre, en mutlu ülkeler artık dünyanın en büyük ülkelerinden hiçbirini içermiyor.
İlk 10 ülke arasında sadece Hollanda ve Avustralya’nın nüfusu 15 milyonun üzerinde.
İlk 20’de ise sadece Kanada ve İngiltere’nin nüfusu 30 milyondan fazla.
* * *
Mutluluk sıralaması, bireylerin yaşam memnuniyetine ilişkin kendi değerlendirmelerinin yanı sıra kişi başına düşen milli gelir, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, özgürlük ve yolsuzluk gibi kriterlere de dayanıyor.
Bu kriterlere dayanınca:
2006-10 yılları arasında mutlulukta en keskin düşüş Afganistan, Lübnan ve Ürdün’de yaşanmış.
Doğu Avrupa ülkeleri Sırbistan, Bulgaristan ve Letonya’da en büyük artışlar görülüyor.
Dünyanın en mutsuz ülkesi Taliban’ın Afganistan’ı…
Afganistan, Taliban’ın 2020’de yönetime gelmesinin ardından 143 ülke arasında en alt sırada kalmış.
* * *
Peki, Türkiye’de durum ne?
Mutluluk raporunda Türkiye, 4.975 puanla 98. sırada yer alıyor.
Rapor, gençlerin yaşlılara göre daha mutsuz olduğunu da gösteriyor.
Türkiye, 30 yaş altı gençlerde 101… 60 yaş ve üzeri kategorisinde ise 92. sırada bulunuyor.
* * *
2007 yılında mutluluk… 2024 yılında mutluluk.
Ve son 7 yıldır hiç değişmeyen bir birinci.
Muhtemelen Taliban yönettikçe, Afganistan da hep sonuncu…
Finlandiya 7 yıldır ilk sırada ise mutluluğun formülü demek ki biliniyor…
O halde diğer ülkeler neden Finlandiya gibi mutlu olamıyor?
17 yıldır kampüs katliamlarıyla sarsılan ABD neden alt sıralara doğru kayıyor?
Galiba Finlandiyalı yorumcunun söylediği gibi “başarının” toplumsal tanımı insanların mutluluğunu belirlemekte önemli rol oynuyor.
Başarıyı “parada” ya da “dinde” ya da “iktidarda” arayanların ülkeleri pek mutlu olamıyor sanki…
Başarıyı, “daha huzurlu ve daha güvenli ortamda yaşama” kriterine dayandıranlar mutluluğu daha da kolay buluyorlar bu araştırmalara göre.
Baskının her türü mutluluğa engel oluyor.
* * *
Peki sizin cevabınız ne? Mutlu musunuz?
Bu soruya cevabınız ne olursa olsun ikinci soru da şu:
Niye?
P24’ten alınmıştır.